Bir birey olarak en temel ihtiyacımız mutlu ,huzurlu bir ömür geçirmektir. Bunun kaynağı da bireyin olumlu bir kendilik algısı oluşturulma sürecidir. Bu süreç çocuğun ana rahmine düştüğü andan itibaren aldığı olumlu mesajlarla (Sözlü iletişim,fiziksel temaslar,jestler,mimikler vb...) başlamaktadır. Bu konuda en önemli rolü anne veya çocuğun bakımını üstlenen kişi oynamaktadır.
Olumlu bir kendilik algısı oluşturmak için annenin verdiği on temel mesaj:
1.Burada olduğun için mutluyum: Bir çocuğun daha anne karnından itibaren duyması gereken ilk mesaj değerli ve istenen bir bebek olduğudur. Eğer bebek tarafından bu mesajı alınmazsa yaşadıklarından iç dünyasında “Belki de burada olmamalıyım. Burada istenmiyorum.” sonucunu çıkarabilir.
2.Seni görüyorum, sen gerçeksin: Annenin en önemli rollerinden biri yansıtıcı olabilmesidir. Örneğin neyi sevdiğini, neye önem verdiğini bilir. Alışkanlıklarına değer verir. Böylelikle çocukta kendisini tanıyacaktır.
Eğer anne tarafından görülmediğini hissederse, “görünmez olduğunu ve gerçekte var olmadığını” düşünebilir. Bu onun aşk, kariyer, arkadaşlıklar gibi alanlarda fark edilebilmek için kendi kimliğini feda edebilmesine yol açar. Kötü alışkanlıklar veya arkadaşlıklarda kaybolup annesinin onu yeniden bulma çabasına girmesini bekler.
3. Benim için özelsin: Bu mesaj çocuğa olduğu tüm haliyle kabul edildiğini hissettirir. O zaman bebek kendisini başkalarıyla yarışırken bulmaz.
Eğer olduğu gibi kabul edilmezse, kabul edileceği kişi olmak için kendinden ödün verir. Bu sadece onaylanma ihtiyacı için kendi yaşamından vazgeçme anlamına gelir.
4.Sana saygı duyuyorum: Bu mesaj annenin çocuğunun kararlarını, seçimlerini kabul ettiğini, onun eşsizliğini desteklemek için kullanmalıdır. İçten bir şekilde kendisine saygı duyulduğunu ve sevildiğini hisseden çocuk, ailesini taklit etmek ve kopyalamaktansa yeni şeyler keşfetmek için teşvik olur.
Eğer ona saygı duyulmadığını hissederse, öz değerini kaybeder. Bu durum değersizlik duygusunun temelini oluşturabilir. Böylelikle kendi ayakları üzerinde durmaktansa, başkalarına bağımlı kişiliklere dönüşebilir.
5.Seni seviyorum: Sevgiyi ifade etmenin en etkili yolu, sadece söylemek değil, dokunuşlar, yüz ifadesi, gösterilen özenle desteklenmesidir.
Yeterli sevgi akışı olmadığında, “Başkalarının istediği gibi biri olursam sevilirim” gibi yanlış bir inanç kalıbı geliştirebilir.
6.İhtiyaçların benim için önemli. Benden yardım isteyebilirsin: Bu bir öncelik duygusunu ifade eder. Bu çocuğa ihtiyaçlarını benden saklamak ve onları kendi başına karşılamaya çalışmak zorunda değilsin demektir. Bazen “Her şey yoluna girecek” diyen bir anne gerçek bir sığınak olabilir.
Annenin, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamayı istemediğini hissederse, “İhtiyaçlarım başkaları için yük, ihtiyaçlarım öncelikli olmamalı!” kanaatine kapılabilir. Bu çocuğa derin bir yalnızlık getirir.
7.Buradayım. Sana zaman ayırırım: Bu bir rahatlık ve güven hissi sağlar. “Hayatın boyunca var olacağım.” demektir. Bu ayrıca annenin destek olabildiğini gösterir. “Yapabilirsin. Arkandayım.” sözleriyle öz değerini yükseltir.
Eğer anne bu konuda desteklemezse, kimsenin ona gerçekten değer vermeyeceği düşüncesini geliştirebilir. Bu yetişkinlikte yuva algısı oluşturmakta sıkıntı çekmesine neden olabilir.
9.Bende huzur bulabilirsin: Birincisi, korunaklı bir alanı işaret eder. İkincisi annenin ulaşılır olduğunu gösterir. Herkes oynamak zorunda olmadığı, kendi gibi olmaktan çekinmediği bir yere ihtiyaç duyar. Bu kişilerde sağlıklı bir “ait olma” duygusu geliştirir.
Bu mesaj gerçekleşmediğinde anne ile olmak, sürekli diken üstünde, eleştirilme ve yargılanma durumuna dönüşürse, bu onu çok yanlış eş veya yaşam seçimlerine götürebilir. Dahası artık dönebileceği bir anne kucağı da olmadığından partnerinin insafına kendini bırakabilir.
10.Senden hoşlanıyorum. İçimi aydınlatıyorsun: Bu mesaj, çocuğun kendisine saygı duyulmasına, çevresindekilerin varlığından mutlu olduğunu düşünmesine ve böylelikle bulunduğu ortamlarda tüm ışığının ortaya çıkmasına yardımcı olur.
Eğer bu mesajı alamazsa kendini sabote etmesi kaçınılmazdır. Artık ışığı parlamayacağından, sadece başkalarının manipülasyonlarıyla ilerler, asla kendisine saygı duymaz ve güvenemez.