Şemalar temel inançlarımızın, varsayımlarımızın ve otomatik düşüncelerimizin dayandığı zemindir.
Şemalar deneyimlerimizi kullanarak, yeni deneyim veya bilgileri işlememize olanak sağlar.
Diyelim ki Mithat sevecen ve sıcakkanlı ebeveynleri ile mutlu, iyi bakılıp büyütüldüğü bir evde yaşamını geçirmiştir. Mithat yeni yetişkinlerle tanıştığında, bu kişilerin de kendi ebeveynleri gibi sevecen ve sıcak olacaklarını düşünecektir.
Diğer tarafta Sema, babasının onu ve annesini her gece dövdüğü bir evde yetişmiştir. O da muhtemelen her babanın ya da her erkeğin acı vereceğini ve güvenilmez olduğunu düşünecektir.
Çocuklar bağlantı kurar ve varsayımlarda bulunurlar. Temel mantık; eğer bu olursa, sonra bu her biri bunu yaparsa, o zaman bunu herkes yapar şeklinde çalışır.
Şemalar, temel inançlarımızı ve bunlara eşlik eden düşüncelerimizi desteklerler. Düşüncelerimizi ve inançlarımızı işlemek için kullandığımız bir çerçeve oluştururlar. Aşağıdaki örneklere bir bakalım.
Nejat’ın temel inancı çaresizliktir. Çok derinlerde, bir şey ya yapacak gücü olmadığını hisseder. Bu arada Nejat patlak bir lastiği tamir etmeyi bile öğrenememiştir.
Bir gün Nejat yolda giderken, lastiği patlar. Bir küfür savurur ve o andaki otomatik düşüncesi: "Aman tanrım, bana yardım edecek birini bulmayım" der. Nejat'ın otomatik düşüncesi, sorunları çözmek için yardıma ihtiyacı olduğu inancına dayanır. Bu otomatik düşünce kendi basma sorun çözemeyeceği inancıyla ilişkilidir. Bu inançta Nejat'ın çaresizlik olan temel inancına dayanır.
Sinan'ında temel inancı çaresizliktir ve tıpkı Nejat gibi o da patlak bir lastiği tamir etmeyi bile bilmez. Ancak Sinan'ın lastiği patladığındaki otomatik düşüncesi Nejat'ınkinden oldukça farklıdır.
Sinan kendi kendine, "şimdi bunu kendi başıma tamir etmenin bir yolunu bulmalıyım” der. Bu otomatik düşünce Sinan'ın “hiç kimseden yardım istememelisin" kuralına dayanır. Bu kural, "eğer yardım istemezsen çaresizlik temel inancıyla başa çıkmaktan kaçınabilirsin" varsayımına dayanır. Sinan çaresizlik inancım telafi etmektedir. Kimsenin bu eksikliğini fark etmemesi için, her şeye gücü yeter gibi görünmeli ve böylece de bununla asla yüz yüze gelmemelidir.
Hem Nejat'ın hem de Sinan'ın temel inançları aynı olsa da, işledikleri biçim oldukça farklıdır, Kullandıkları şema veya işlem aynı olsa da, şemalarının içeriği farklıdır. Temel inançların nasıl işlendiğine ilişkin bir başka örnek için, Ebru ile Ece'yi ele alalım. Her ikiside temel inançları sevilmeyen kişiler olduklarıdır.
Ebru bir partiye davet edildiğindeki otomatik düşüncesi, "of, hayır, gidemem"dir. Otomatik düşüncesi, sosyal olaylara katılmadığı kuralına dayanır. Bu kural, eğer sosyal bir ortama katılırsa, kimse onunla konuşmayacak ve o da çok kötü zaman geçirecek varsayımından kaynaklanır. Bu varsayımı da sevilmeyen biri olduğuna ilişkin temel inancına dayanmaktadır.
Diğer yandan Ece'de davet edilir ve bunu derhal kabul eder. Kabulü ya da otomatik düşüncesi mümkün olan her sosyal olaya katılması gerektiği kuralına dayanır. Bu kural, mümkün olan her sosyal olaya katılırsa, sevilmeyen biri olduğunu gizleyebilir ve böylece bununla yüzleşmek zorunda kalmaz varsayım nedeniyledir.
Gördüğünüz gibi Ebru'yla Ece'nin temel inançları aynı olduğu halde, yaklaşımları oldukça farklıdır.
Bu işleyişin çoğunun bilinçdışında gerçekleştiğini anlamak çok önemlidir. Şemalar çok küçük yaşlarda, bilinçli düşünce araya girmeden oluşur.